Devrent deresine duman bürüdü-Buldan/Denizli. Türkü Hikayesi


YÖRESİ : BULDAN / DENİZLİ                                                     KİMDEN ALINDIĞI : SÜLEYMAN UĞUR

     Türküye konu olan olay 12 Şubat 1933 yılında bugünkü Buldan –Derbent barajının dolgusu yapılan “Derbent Deresi denilen yerde meydana gelmiştir. Malum 1933 yıllarında Türkiye’de her beldeye araba, tren gibi ulaşım araçları henüz girmemişti. O yıllarda Buldan’ın Derbent köyü, Alaşehir ve Sarıgöl taraflarından gelip, Sarayköy ve Denizli taraflarına geçmekte olan kervancıların uğrak yeriydi. Kervanlar Derbent boğazını görmeden geçemezlerdi. Zaten en kısa ve tek geçit burasıydı.

     12,13 Şubat tarihlerinden önce, Denizli’nin Gölemezli köyünden Deveci (Kervanbaşı) Kuru Ali’nin Musa adındaki kişi, Meneviş’in Veli ve Süleyman adlarındaki kişileri de yanına alarak, Sarayköy’den develerine buğday ve arpa yükleyip Sarıgöl’de boşalttıktan, sattıktan sonra tekrar aynı yoldan Sarayköy’e doğru hareket ederler. Mevsim ise kış, karlı, fırtınalı, fırtınalı, tipili bir gün Kervancılar tam Derbent deresi denilen yere gelmeden, önceleri Buldan ilçesine bağlı, sonra Sarıgöl’e bağlanan Baharlar köylüleri ile karşılaşırlar. Köylüler kervancılara “kar çok yağıyor, Derbent boğazından geçemezsiniz” diyerek döndürmek isterler. Onlarda “hayır gideriz” diyerek yola devam ederler. Derbent boğazına iyice yaklaştıklarında kar, boran, tipi şiddetini artırır. Develerin ayakları tutmaz, kaymaya başlar. Köylülerin aklına gelen devecilerin başına gelir ve develerle birlikte uçuruma yuvarlanırlar. Musa, Süleyman ve Veli önce develerini sonrada kendilerini kurtarmak isterlerken vakit bir hayli geçmiş gece olmuştur. Kar ve tipiden, soğuktan korunacak yer bulup, develerini de kurtaramadan kurtaramadan soğuktan donup ölmüşlerdir. Olayın ertesi günü oradan geçmekte olan Kula’lı yolcu uzaktan bunların cesetini görür, Derbent köyüne haber verir. Köye 4-5 km uzaklıkta “Derbent Boğazına” gelen köylüler küreklerle karları aça aça cesetleri bulurlar. Devenin birisinin ayağı kırılmış, diğerleri ise sağlamdır. Musa, Süleyman ve Veli’nin etrafında kargalar uçuşmaktadır… Kervancıların cesetleri önce Derbent köyüne getirilir. Kimlikleri ve Gölemez’li köyünden oldukları iyice anlaşılınca, köylerine götürülerek cesetler ailelerine teslim edilir. Bu acı olay üzerine Denizli-Buldan ilçesine bağlı Derbent köyünden Ayşe ve Fatı adlarındaki kişiler hemen bir ağıt yakarlar. Bu ağıtın sözleri de gün geçtikçe dilden dile, telden tele gezip dolaştıkça halk arasında yaygınlaşır. Herkes tarafından yıllardan beri söylenip durur.

 

       NOT : Derbent köyü yakınlarında meydana gelen bu olay sonucunda çıkan bu türkü çok kişiler tarafından, değişik yörelere maledilmek istenmektedir. Örnek verecek olursak Denizli-Çal yörelerinde türkünün çıkışına neden olan olayın “Akdere devrendi” denilen köy yakınlarında meydana geldiği sanılmaktadır. Oysa ki, bu türküyü,Dr. Mehmet Tuğrul “Akdere” köylülerinden derlediğinde, türküye neden olan olayın orada değil, Denizli-Buldan Derbent köyü yakınlarında geçtiğini söylemişlerdir. “Derbent deresine duman bürüdü” türküsünü 1942-1943 yıllarında Dr. Mehmet Tuğrul Denizli Çal ilçesine bağlı beş ayrı köyden derlemiştir. Bu türküyü esas kaynağı olan Buldan ilçesi Derbent köyü muhtarı Duran Büyükgürsoy’dan 1982 yılında derlenmiştir. Aynı türküyü Süleyman Uğur T.R.T.de sazıyla çalıp söylemiştir. Ancak türkü “Devrent Deresi” şeklinde verildiği için şimdi radyolarda da o şekilde yayınlanmaktadır.

 

Devrent deresine duman bürüdü

Yedi deve ilen Musa’m yürüdü

Musamın ciğeri mosmor oldu çürüdü

Ağlasın ağlasın anam ağlasın

Tülü mayaları dudu bağlasın.....


Facebookta paylaş