Cemile Cevher. Hayatı. ( 1926 – 26 Şubat 2010)


    1963 yılında Ali Ekber Çiçek ile evli iken Taksim İstiklal Caddesi üzerinde olan Rumeli Han’da dershaneleri vardı. O yılda Cemile Cevher’in, Ali Ekber Çiçek’in ve o dershanede bize nota dersi veren Hıdır Şahin’in öğrencisi oldum. Cemile Cevher'in öğrencisi olmak onurunu yaşadım. CELÂL YILMAZ

                                ------------------------------------------------------------

    1926 yılında Maçka (Trabzon) da doğdu. 1950'lı yılların başında Sadi Yaver Ataman'ın "Memleket Havaları Ses ve Saz Birliği", Necati Başara'nın "Şen Türküler Kümesi", Nedim Otyam'ın "Yurdun Her Köşesinden Deyişler, Söyleyişler" programları halk müziği sevenlerde tiryakilik yaratmıştı. Bir program daha vardı ki, Cemile Cevher'in sanat hayatının yolunu açtı.

      1950'li yılların başında efsane olmuş Türk Halk Müziği topluluklarından biri de Hasan Sözeri'nin yönettiği "Karadeniz'den Sesler Topluluğu"ydu. Cevdet Çağla, Cemile Cevher'i bu topluluğa yönlendirdi. Artık topluluğun emisyonlara katılmaya, Karadeniz türküleri havalandırmaya başladı. Bir süre sonra Hasan Sözeri İstanbul Radyosu'ndan ayrılınca, Cemile Cevher çalışmalarını kemençeci Hasan Tunç'la sürdürdü. 1953 yılında ise, Sadi Yaver Ataman'ın yönettiği "Memleket Havaları Ses ve Tel Birliği Topluluğu'nda çalışmalarına devam etti. Bu toplulukta kimler vardı?

      Cemile Cevher, İstanbul Radyosu'nda, Adnan Ataman, Cevri Altıntaş, Alaattin Palandöken, Nezihe Darga, Aziz Şenses, İlhan- Perihan Şen Kardeşler, Nihat Mercanlı, Masume Ufuk, Malatyalı Mehmet Ali Erdem, Malatyalı Fahri Kayahan, İsmet Yeşilgün, İsmail Anadolu, Mualla Eriş, Mualla Fosforoğlu, Melahat Tandoğan gibi türkü sevdalılarının arasındaydı.

    Cemile Cevher, kendisi gibi sanatçı olan Ali Ekber Çiçek'le evliliğinden dolayı, Cemile Cevher Çiçek adıyla bilindi.  Türkülerin çoğu kendine özgü yorumuyla onunla özdeşleşti. Plaklar, kasetler doldurdu. Ama Türk halk müziğine başka yörelerden derleyip notasını yazdığı türkülerle de hizmet ediyordu.

     1954 yılında İstanbul Radyosu'nda, Yurttan Sesler Topluluğu kuruldu. Cemile Cevher, Muzaffer Sarısözen'in önerisiyle bu topluluğun kadrolu sanatçısı oldu. Onun sesiyle Karadeniz Bölgesi Türküleri ve horon havaları daha otantik bir güzelliğe kavuşmuştu. İstanbul Radyosu'ndaki görevi emekli olduğu 1979 yılına kadar sürecekti.

    Cemile Cevher, bilhassa seslendirdiği Karadeniz Bölgesi Türküleri ve horon havaları ile tanındı. Gerek radyo yayınları, gerek doldurduğu plak ve kasetler ve gerekse de yurtiçi ve yurt dışında verdiği konserlerle pek çok türkünün, ülke genelinde yayılıp sevilmesini sağladı. Ses sanatçılığı yanında, Türkiye’nin çeşitli yörelerinden yaptığı derlemelerle TRT Türk Halk Müziği Repertuarına ‘Derleyici’ ve ‘Notalayıcı’ sıfatlarıyla onlarca türkü kazandırdı ve bunları seslendirdi. Ayrıca çeşitli kurumlarda, eğitimcilik görevinde bulunarak öğrenciler yetiştirdi. Özellikle Karadeniz Bölgesi türküleri ve horon havaları ile tanındı.

     26 Şubat 2010 tarihinde, İstanbul Şile'deki evinde hayatını kaybetti.

    Derlediği türkülerden bazıları : Divane aşık gibi, Ayağındaki mesler, Ezel bahar olmayınca, Gemiye çektuk yelken, Gökte yıldız aymisun…

                     ------------------------------------------

       Cemile Cevher, 2006 yılında Hakan Şen ile yaptığı son röportajında kendisini şu şekilde anlatıyor : Çocuktum türkü söylerdim. Rahmetli babam elimden tuttu. Trabzon’da o zaman Cümbüş Cemal vardı, ona götürmüştü notası da var, talebe yetiştiriyor diye. Cümbüş Cemal “Bu fevkalade bir ses, ben bunu çalıştırayım, yetiştireyim” dedi babama. Ondan sonra eve geldik. Babam anneme “Cemile’yi Cümbüş Cemal’e götürdüm” deyince annem şaşırdı. “Sen kızı çengi mi yapacaksın?” Hani varya düğünlere gider, şey çalar….

      Uzun boylu neyse anlatmayacağım, sonunda İstanbul’a geldik. Makbule ablamın yanında oturuyoruz. Beni bestekar Sadettin Kaynak’a götürdüler. O, İstanbul radyosunda Cevdet Çağla’ya telefon açtı “Bir kızımız var Karadeniz Türküleri okuyor ki şahane” dedi. Cevdet Çağla’ya bir mektup yazdı, elime tutuşturdu. “Bu zarfı Cevdet Çağla’ya ver, hemen git” dedi. İstanbul radyosuna gittim, müracaata sordum, “ masanın yanından geç, Cevdet Çağla’yı görürsün” dediler. Tabii o zaman İstanbul radyosunda kemençeci Hasan Sözeri ve korosu da vardı orada. Cevdet Çağla’yı bulup verdim mektubu. “O kız sen misin” dedi. “Benim” dedim. Hasan Sözeri’yi çağırdı, bir Karadeniz türküsü okudum. Hasan Sözeri hayran oldu bana. Hemen korosuna aldı beni. Tabii sonra bir çok korolar değişti, geldi geçti..

     Bir gün Muzaffer Sarısözen yolda giderken koşup arkasından yetiştim. “Ben burada eğitim görüyorum, hep Karadeniz türküsü mü okuyacağım hocam” diye sordum. “Sesine giden türküleri seç oku” dedi. Bende sesime uygun türküleri seçtim ve okudum. Daha çok Azeri türküler okudum, Azeri türkülere de ağırlık verdim. “

     NEDEN AZERİ TÜRKÜLERİ OKUMAK İSTEDİNİZ ?

    Çünkü o zaman Azeri türküler okuyan yoktu, başladım Azeri türküler okumaya. Orada o zaman benim Azeri türküleri okumamı çekemeyenler oldu.

     “Annem Trabzon Maçka’lı, babam Sıvaslı, Hüseyin Gençoğlu. Sonra soyadı değişikliği oldu, üzüldü tabii. “Keşke değiştirmeseydim” dedim. Annem Maçka’nın Ziganoy köyünden. Babamla Batum’da evlenmişler.

       İstanbul’a geldikten sonra Ali Ekber Çiçek ile evlendim. Kendisi Aleviymiş bizim bir akraba vardı “Seni Alevi’ye vereceğim Eli Ekber’e vereceğim” diyordu. Neyse sözünü yerine getirdi. Ali Ekber Çiçek ile evlendim. 8 yıl evli kaldık fakat yürümedi. Yürümemesinin sebeplerinden biriside çocuğumuzun olmamasıydı.

         MÜZİK DÜNYASINDA ZORLUKLARLA KARŞILAŞTINIZ MI?

     Müzik yaparken bir zorluk görmedim ama emekli olurken İstanbul Radyosu maaşımı düşük gösterdi ve beni düşük maaşla emekli ettiler. O zamanlar kıskançlıklar var var tabii, birde duyuyorumki benimle beraber emekli olanlar duymuşlar bu durumları, gitmişler İstanbul Radyosu’nu mahkemeye vermişler. Mahkeme bitmiş, arkadaşlar mahkemeyi kazanmışlar. Bana da haber verin yahu değil mi, bende geleyim hakkımı koruyayım, arayayım orada…

            (Fotoğraf : Celal Yılmaz “Mavi Boncuklar” adı ile sahneye çıkarken, öğretmeni Cemile Cevher kendisine Mavi Boncuklar adı ile 22 Temmuz 1966 tarihinde fotoğrafını imzalamıştı)

 

(Bu yazı hazırlanırken ayrıca İTÜ Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi Süleyman Şenel ve özel notlarımdan yararlanıldı. Teşekkürlerimle. )


Facebookta paylaş